Merhaba,
Soğuk kış günleri için yapılacak en uygun iş dergi okumak ve kestane yemektir.
Bu günlerde gündemde olan ve hekimlerimizi ve sağlığımızı ilgilendiren iki konu üzerinde duracağım. Sosyal Sigorta Kurumu (SSK) sağlık kurumlarının devri ve X. Tıpta Uzmanlık Eğitimi Kurultayının (TUEK) İstanbulda gerçekleşmiş olması.
Hükümetin SSK sağlık kurumlarını Sağlık Bakanlığına "devretmeye" çalışması bir aydır ülkenin gündemini meşgul eden önemli bir tartışma konusu olarak sürüyor. Gerek Türk Tabipleri Birliği ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, gerekse işçi ve kamu çalışanları sendikaları uygulamaya karşılar. Bu devir girişiminin temelini Hükümetin hazırladığı Kanun Tasarısının gerekçesi ve Hükümetin iki yıldır uygulamaya çalıştığı Sağlıkta Dönüşüm Programının önerdiği çerçeve oluşturuyor. Kanun Tasarısında gerekçe olarak Anayasanın 56. maddesindeki sağlık kuruluşlarının tek elden planlanarak hizmet sunulmasının öngörülmüş olması gösteriliyor. Diğer taraftan böylece sağlık hizmetlerinin tek elden yürütülmesi halinde kaynakların daha etkin ve verimli kullanılmasının sağlanacağı, kaynak israfının önleneceği ve uygulama birliğinin sağlanacağı belirtiliyor. Peki bu gerekçeler gerçeği yansıtıyor mu? Bu uygulamaya karşı olduklarını belirten İstanbul Tabip Odası sözcüleri yaptığı açıklamalarda bu programın esasının "kamu sağlık hizmetlerinin tasfiyesi ve sağlığın ticarileştirilmesi/özelleştirilmesi" olduğunu belirtiyor. Tabip Odası Sözcülerine göre, Başbakan Tayyip Erdoğan 30 Ekim günü İstanbul Büyükşehir Belediyesinin iftar yemeğinde yaptığı konuşmada "Bundan sonra bizim devlet mantığımızda küçülme var. Biz devlette obezite istemiyoruz. O devri kapatıyoruz. Biz küçülüyoruz, küçüleceğiz ve hizmet alımı yapacağız. Niçin yatırımı biz yapalım? Özel sektör yapıyor zaten. Biz onlardan kaliteyi, hizmet satın almak suretiyle alalım" diyerek bu hedefi açık olarak ifade ediyor. Sağlık hizmetlerinin tek elden yürütülmesi gerektiğini yıllardır savunan İstanbul Tabip Odasının Hükümetin hazırladığı kanun tasarısına karşı çıkma nedeni, bu girişimin hedefinin özelleştirme olduğunu düşünmeleridir. Gerçekte SSK sağlık kuruluşlarının devrinin altında yatan düşünce ileri aşamada bu kurumların dolayısıyla sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesine yönelik ise, bu durum hem doktorlar, hem de toplum sağlığı açısından son derece zararlı sonuçlar doğuracaktır.
İstanbulda İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Oditoryumunda X. Tıpta Uzmanlık Eğitimi Kurultayı başarı ile 2728 Kasım tarihlerinde tamamladı. Kurultay süresi içinde Sağlıkta Dönüşüm Programı, İnsan Gücü Planlaması, Sürekli Tıp Eğitimi, Performansa Dayalı Çalışma Sistemi, Tıpta Uzmanlık Tüzüğü, Ölçme ve Değerlendirme, Uzmanlık Dernekleri ve Yeterlilik Kurulları, Eğitim Hastanelerinin Durumu ve Asistan Özlük Hakları başlıklı güncel sorunla tartışıldı. Kurultay sonuç bildirgesinde Hükümetin hazırladığı Sağlıkta dönüşüm programı ile ilgili özette "Anayasa ile güvence altına alınan sağlık hakkını engelleyen ve sosyal devlet ilkesine aykırı olan bu program geri çekilmelidir. Temel Sağlık Hizmetleri toplum içindeki tüm kesimlere, eşit olarak, kamu eliyle ve ücretsiz bir biçimde verilmelidir" görüşü sunuldu. Bu konunun SSK devri ile ilişkisi düşünüldüğünde Ülkemizde Sağlık Eğiticilerinin de bu şekilde bir sonuca varması anlamlıdır. Umuyoruz Hükümet bu uyarılara duyarlı davranır.
Bu sayımızda Psikiyatri alanında iki yazımız birden bulunuyor. Dr. M. Can Ger tarafında hazırlanan "Depresyon ve Tedavi Yöntemleri" başlıklı derlemesi ve Dr. Fatih Öncünün "Psikozların İlaçla Tedavisi" konulu derlemesi. Ayrıca bu konularla birlikte okuyucularımızın ilgisini çekeceğini düşündüğümüz "Antidepresanların Ağrı Kontrolünde Kullanımı" başlıklı bir yazıyı da sunuyoruz. Nöroloji konusunda Bölüm Editörlerimizden Mustafa Ertaşın destekleri ile hazırlanan, Dr. Mustafa Ertaşın "Postpolyo Sendromu - Önlenebilir bir Durum mu?" başlıklı, Dr. Gülşen Akman Demirin "Behçet Hastalığında Nörolojik Tutulum" başlıklı yazılarının ilgiyle okunacağını umuyoruz. Dr. İlker Yücesir ve Dr. Bülent Bayraktara güncel bir konu olan spor sakatlıkları ve tedavi yaklaşımları ile ilgili yazısından ve Dr. Özgür Bakara güneşli günlerden kalma bir konu olan "Deride Fotoyaşlanma ve Antioksidanlar" başlıklı yazısından dolayı dergimizi zenginleştirdikleri için teşekkür ediyorum.
Soğuk günlerde aklıma gelen mısralarla, bir ustanın mısraları ile bitiriyorum sözlerimi "Terziler ıhlamur içiyorlar / Kış geldi demektir... / Üşüyorum. / Fakat kederli değilim / Yalnız bizlere mahsus bir imtiyazdır: / .... / Üşüyüp kederli olmamak" N. Hikmet.
Yorumlar
Yorum Gönder